9 Mart 2009 Pazartesi

Haksız tahrik indirimine sanatçıların haklı tepkisi

Canan Şenol’un küratörlüğünde açılan Haksız Tahrik sergisi, kadınlar gününü farklı bir açıdan düşünmemizi sağlayacak. Her yıl 8 Mart'ta çeşitli etkinliklerle gözleri boyanan, gereksiz yere pohpohlanan kadınlara, yılın diğer günlerinde tam tersi şekilde davranılmasını eleştiriyor bu sergi. Güncel sanatın içinden ve dışından feminist aktivist ve teorisyenlerle, feminist söylemlerle iş üreten profesyonel sanatçıları bir araya gelmiş. Amaçları iktidarın elinden geldiğince tahakkümü altına almaya çalıştığı cinsiyet kavramını, feminist bir bakış açısıyla irdelemek. Bu yüzden ismini Türk Ceza Kanunu’nun "ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlığı altında düzenlenen 5237 sayılı "haksız tahrik indirimi" maddesinden alıyor. Küratör Canan Şenol serginin söyleyecek çok sözü olduğunu bu yüzden sadece resimle değil, stand up, tiyatro ve söyleşilerle de konuyu pekiştireceklerini söylüyor.

Feminizmin sizin için anlamı nedir?
-Kadınların bağımsız olmaları için doğru adım atmalarını sağlayacak politik bir mücadele biçimidir. Yalnızca kadınlara mücadele biçimi üretmekle kalmaz “Özel olan politiktir” diyerek sistem eleştirisi de yapar. Toplumsal cinsiyet politikalarını eleştirir, ata erkil sisteme karşı teorik ve pratikte mücadele yöntemleri geliştirir.
Bazı konulara karşı durmak için sadece kadın sanatçı olmak yerine, feminist sanatçı olmak daha mı etkili oluyor? Ya da sergiye “feminist sergisi” demek...
-Bu sergiyi feminist sergi olarak tanımlarken serginin politik bir duruşu olduğunu anlatıyorum. “Kadın sergisi” denilen sergiler bu tür bir mücadele biçimini es geçerek asıl hedeflenen sorunun evcilleştirilmesiyle yoluna devam eder. Kadın duyarlılığı, kadın sorunları üzerinden söylem geliştirerek asıl can alıcı noktayı atlamış olur. Kadın sanatçı tanımına baktığımızda sistemin tam da toplumsal cinsiyet politikaları sonucunda cinsiyetçi bakış açısı ile bu tanımı ürettiğini fark ederiz. Kadın yazar, kadın eleştirmen, kadın müzisyen gibi. Oysa feminist sanat bu cinsiyetçi zihniyet üzerinden söylemlerini geliştirir ve eleştirisini buradan yaparak kendini konumlar. Bu sergi, bütün bahsettiğim konuları göz önüne alarak kendini “feminist bir sergi” olarak tanımlıyor.
Sergiye sadece “Haksız Tahrik Sergisi” demek yerine neden “Haksız Tahrik eylem-sergi” adını verdiniz? Bu bir sergi değil de eylem mi?
-Bu serginin amacı sadece feminist sanat pratiğini kullanan sanatçıları bir araya getirmek değil. Sanat tarihinde kimler feminist okumalara uygun üretimler yapıyor buna bakmak da değil. Politik bir sözümüz var. Kolektif bir ruhla ortak bir platform kurup söz söylemek, görsel üretimlerle birlikte düşünce üretmek ve paylaşmak, hiyerarşik bir yapı kurmadan serginin başlığını aldığı “Haksız Tahrik” kavramı üzerinden yola çıkıp diğer kavramları da içine katarak bir sergi yapıyoruz ama bir eylem gibi.
Derdiniz sokaktakilerle mi yoksa açıklamanızda da bahsettiğiniz gibi bu konuyu hafife alan iktidarla mı?
-Derdimiz elbette iktidarla. Elbette sokakta, evde, okulda, kamusal ve özel alanda cinsiyetçi politikalarla hayatımızda büyük ve küçük iktidar alanları kuranlarla.

SIK BANYO YAPMAK BİLE TAHRİK

Kadınların birer tahrik unsuru olarak yansıtıldığını, gösterildiğini mi düşünüyorsunuz?
-Evet. Sadece tahrik unsuru olarak yansıtıldığını ve gösterildiğini değil tahrik unsuru olarak algılatıldığını da düşünüyorum. Kadınların cinsiyetleri üzerinden yaşadıkları ayrımcılığın listesi çok uzun. Hala Türk Ceza Kanunu'nda bulunan “haksız tahrik” düzenlemesi, birçok kadın cinayetinde, cinayeti işleyenleri neredeyse haklı konuma düşürecek bir zihniyetle uygulanmakta. Kadının “beyaz tayt giymesi”, “işveli şekilde saati sorması”, “sıkça banyo yapması” gibi iddialar ile bu cinayetlerin failleri haksız tahrik indirimi alarak neredeyse ödüllendirilmekte.
Kadınlar gününde herkes kadınları bir şekilde pohpohlarken, siz tam tersine durumun ne kadar vahim mi olduğunu göstermeye çalışıyorsunuz?
-Kadınlar gününün de sistem tarafından kadını “anne, bacı, kardeş” ya da “eş” tanımıyla göreceli ahlâk ve namus kavramları içerisinde konumlandırıp kurulu normların dışına çıkmadan bir tüketim gününe dönüştürülme çabası içerisinde olduğunu düşünüyorum.
Sergiyi yapmaya karar vermenizde hangi gazete haberleri ya da yaşadığınız hangi olaylar sizi daha da tetikledi?
-Pek çok nedeni var. Birincisi; feminist bir sanatçı olarak feminist söylemlerle üretilmiş bir sergi görme ihtiyacı. Diğeri, bulunduğum sanat çevresinde feminist kelimesinin çoğunlukla negatif cümleler içinde geçmesi. Feminist gruplar her ne kadar “feminist sergi” daha öncesinde düzenlemiş olsalar da, en azından güncel sanat alanında “feminist sergi” olarak bir serginin düzenlenmemiş olması tetikleyici etkendi benim için. Bunu yaparken feminist grupların kadın cinayetlerinin davalarına müdahil olarak başvurmaları ve “Haksız tahrik indirimi” üzerinden mucadele etmeleri de serginin ana konseptini oluşturan bir diğer etken oldu.
Tiyatro, stand-up ve söyleşi de olacak. Bu ne kadar etkili olacak, sizce sergiler bu anlayışla mı değişmeli?
-Bu proje ile birbirimizin varlığından bir farkındalık sağlamakla birlikte, sanatsal bir serginin sadece belli bir kesimin izlerliğinden çıkartılıp, birlikte paylaşma ve üretme ihtiyacını da karşılamaya çalıştığını düşünüyorum. Yeni bir sergileme önerisi iddasında bulunmasak da, farklı bir çalışma yöntemi, birlikte üretme önerisinde bulunduğumuzu söyleyebilirim.


--KADINLAR GÜNÜ'NDE DİĞER SERGİLER--

Cumhuriyet'in kuruluşunu destek veren kadınlar Bakırköy’deki Airport Outlet Center'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için “Atatürk ve Cumhuriyetin Kurucu Kadınları Fotoğraf Sergisi” açıldı. Serginin amacı Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlar için hazırladığı yasaları ve Cumhuriyet'in kurulmasında emekleri geçen kadınları bir kez daha hatırlatmak. Sergide Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım, manevi Kızı Nebile Hanım, Afet İnan ile çekilen fotoğraflarının yanı sıra yurt gezilerinde ziyaret ettiği kız olgunluk enstitülerinde ve fabrikalarda kadınlarla çekilen ilginç fotoğraflarına da yer veriliyor. 15 Mart’a kadar gezilebilecek sergide 60 fotoğraf yer alıyor.

Feminist sanatçıdan aynı hafta 3 farklı sergi Şimdiye kadar kadın sanatçıları ve müzeciliği daha iyi tanıtmak amacıyla pek çok çalışma ve araştırma yapmış makaleler yazmış, bildiriler yayınlamış bir sanatçı Tomur Atagök. Sanat aracılığıyla toplumsal mesajlar veren Atagök, 1970'lerin ortasından bu yana özellikle kadın hakları ve çevre korumacılığı konularında metal üzerine yaptığı işleriyle dikkat çekti. 1996'dan sonra Anadolu Tanrıçaları'na, 1999'da küreselleşme adına ortaya çıkan kimlik ve din sorunları, barış adına savaş ve terörizm konularına odaklandı. Eşitlik adına tüketiciliğin arka planda izlendiği özel anıların kanıtları Günceler ise, 1990 başından günümüze süren tükettiği yiyecek ve içeceklerin kağıt atıkları, davetiyeleri ve fotoğrafları içeren kart boyutunda kolaj ve boyalardan oluşan bir dizi. Tomur Atagök şimdi bu dizilerini aynı hafta açacağı 3 farklı sergiyle devam ettiriyor. "Tanrıçalar ve Sıradan Kadınlar" 6 Nisan'a kadar Mine Sanat Galerisi Nişantaşı'nda, "Oyunlar, Oyuncaklar, Çocuklar, Savaş, Sevgi" 10 Mart-10 Nisan tarihleri arasında Kare Sanat Galerisi'nde ve Günceler sergisi 12 Mart-12 Nisan tarihleri arasında Mine Sanat Galerisi Caddebostan'da olacak. Mine Sanat Galerisi tel: 0212 232 38 13, Kare Sanat Galerisi tel: 0212 230 58 91

Kadın gözüyle sanat Derinlikler Sanat Merkezi'nde "Kadın Gözüyle" başlığı altında resim ve heykel karma sergisi açıldı. 25 Mart'a kadar sürecek sergide Demet Kaya Güngörür, Helga Uzlar, Melek Tunç, Mine Nacar Akın, Olga (Oya) Özden, Sara Denahmiyas, Serap Gümüşoğlu, Svetlana Önder ve Şule Ketenci'nin kadının her halini anlattıkları işleri görülebilecek. Beşiktaş Rotary Kulübü’nün himayesinde, dünya kadınlar gününe ithafen gerçekleştirilen serginin gelirinin bir kısmı Bolluca Çocuk Köyü’ne bağışlanacak. Tel: 0212 227 26 64

Ekspresyonist kadınlar İstanbul Kadın Ressamlar Derneği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için özel bir sergi açıyor: Ekspresyonist Kadınlar. Derneğin başkanı ve serginin küratörü Nilgün Sarp, sergide günümüz kadınlarının hayat şartlarından dolayı deforme edilerek betimlendiğini ve ilk Türk kadın ressam Mihri Hanım'ın hayatının kitabının da bu sergide satışa sunulacağını söylüyor. Sergide Aysun Öncü, Ayça Akalın, Ayşen Sarı, Ceyda Özdoğan, Duygu Otçu, Şebnem Kocaoğlu, Sevil Abdik, Zeynep Konca gibi isimlerin eserleri görülebilir. Sergi 13 Mart'a kadar Şehremaneti Binası Kadıköy Belediyesi Merkez Sanat Galerisi'nde görülebilir.

TEGV yararına kadınlar günü sergisi Galeri Sevart, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Akmerkez’de Karma Resim sergisi açacak. 22 Mart'a kadar Ahu Ergin, Ayşe Çelik, Çiğdem Öztürk, Figen Baş, Koray Güner, Nevin Zahal Tollu, Sevgi Algül, Şule Ulusoy, Oya İnan, Zehra Derinöz gibi yaklaşık 70 sanatçının eserleri sergilenecek. Eserler, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı yararına satışa sunulacak.

Marmara Üniversitesi'nden bir dizi etkinlik Marmara Üniversitesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü Haydarpaşa ve Güzel Sanatlar Fakültesi Kampusu'nda bir dizi etkinlikle kutlayacak. Etkinlikler dün açılan "Bir Kadın" sergisiyle başladı. Küratörlüğünü Hülya Küpçüoğlu'nun yaptığı sergide Prof. Nazan Erkmen, Prof. Ayşe Özel, Doç. Sibel Arık, Susanne Boer (İtalya) gibi pek çok kadın öğretim üyesinin eserleri görülebilecek. Buna paralel olarak bir video art sergisi de düzenlenecek. Üniversitede etkinlikler 9 Mart'ta öğretim görevlisi, sanat eleştirmeni ve sanatçı Canan Baykal tarafından yönetilecek Bir Kadın başlıklı panelle devam edecek. "Kadın Filmleri Haftası" başlığı altında Handan İpekçi’nin yönetmenliğini yaptığı "Saklı Yüzler" filmi 9 Mart'ta, yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun "Bulutları Beklerken" filmi 10 Mart ve Üç Film Üç Gün başlığı altında sunulan Filmordan Kadın yönetmenlerin 10 kısa film gösterimi ise 11 Mart’ta Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Acıbadem kampusunde gösterilecek.

(Deniz İnceoğlu - Hürriyet Keyif 7 Mart 2009)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder