26 Nisan 2009 Pazar

Fırat Tanış (34), sinemaya 2002’de Sır Çocukları filmiyle adım attı. Oradaki rolüyle 5 ödül aldı. Sonraki dönemde de başarılarının arkası kesilmedi. Altı yılda sekiz ödül topladı. Bunların bir oyuncu için tevazu testi olduğunu düşünüyor: “Havaya girmemek lazım, onlar sadece doğru yolda olduğunuzu gösterir. Çünkü birçok ödül aldıktan sonra bile işsiz kaldım”. Geçen ay, aynı haftasonu iki ödül birden kazandı; Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin İsmail Dümbüllü Ödülü ile Ankara Film Festivali’nin En İyi Erkek Oyuncu ödülleri. Ama şu sıralar adı, önümüzdeki hafta gösterime girecek Dilber’in Sekiz Günü filminin yönetmeni Cemal Şan’la yaşadığı tartışmalar nedeniyle anılıyor.

Kıpır kıpır, yerinde duramayan, esprili ve açık sözlü biri Fırat Tanış. Hâlâ doğup büyüdüğü Moda’da mütevazı bir hayat yaşıyor. İşçi bir ailenin üçüncü çocuğu. Ortaokuldayken liselerarası bir tiyatro festivalinde Mehmet Beyazıt Lisesi’nin sahnelediği Bekçi’yi izleyince hangi liseye gitmek istediğine karar verdi. Hemen okulun tiyatro grubuna katıldı. “Tava, yağ, yumurta yoktu ama omlet vardı ve tadından yenmiyordu” diyor: “Konservatuvarda bile bu kadar yoğun tempoda tiyatro çalışmadım. Dram, tragedya ya da komedyanın ne olduğu içime çoktan işlemişti.” Her yıl 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü ve sene sonundaki yarışmalar için oyun hazırlıyorlardı. Fırat Tanış’ın ilk rolü, Brecht’in Ekmek Kime Pişecek adlı oyunundaki genç işsizdi. Aklına koymuştu bir kere, konservatuvarda okuyacaktı ama ailesi istemiyordu. Hiçbirine kulak asmadı, İstanbul Devlet Konservatuvarı’na girdi.

CENGAVERLİK YAPTIM İŞİ BIRAKTIM

Okul biter bitmez İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Barış adlı oyununda rol aldı. Kemal Kocatürk, Başar Sabuncu ve Mehmet Ulusoy gibi isimlerle çalışması, başarısında çok etkili oldu. Buradaki aile ortamını çok seviyordu ama zamanla sorunlar başladı: “Şehir Tiyatroları’nda oyuncunun sık sık sahneye çıkma şansı vardır. Ama bu zamanla dezavantaja dönüştü. Prodüksiyon kalitesiyle ilgili ödünler verilmeye başlandı. Ben de gençliğin verdiği gözükaralıkla Şehir Tiyatroları’ndan ayrıldım. Ama uzun süre Moda sokaklarında boş boş dolaştım. Yaptığım cengaverliğin ne gibi sonuçlara yol açtığı, yaranın sıcaklığı geçtikten sonra kendini göstermeye başladı.” İşte tam bu dönemde yönetmen Aydın Sayman’dan mucize gibi bir telefon geldi. Sır Çocukları adlı bir film çekecekti ve başrolü Fırat Tanış’a vermek istiyordu. Bu filmdeki Velit rolüyle 2002’de ilk ödüllerini topladı: Ankara Film Festivali ve Siyad Ödülleri’nde Umut Veren Genç Oyuncu, Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu.

MÜJDAT GEZEN’DEN MEZUN OLMADIĞIMA ÇOK SEVİNDİM
Fırat Tanış, sinema ve TV’deki kariyerine rağmen, çok sevdiği tiyatroyu hiçbir zaman ihmal etmedi: “İzlediğim en iyi filmin başrolünde bir ayı oynuyordu. Sinema, Al Pacino gibi oyuncular olmadığı sürece yönetmen sanatıdır. Oyuncu üç ay ağlama sahnesini çalışır ama yönetmen bu sırada günbatımını gösterebilir. Oysa tiyatroda hata da başarı da size aittir. Oyuncunun er meydanı tiyatro sahnesidir” diyor.Son olarak Oyun Atölyesi’nde sahnelenen Testosteron adlı oyundaki Kuşbilimci rolüyle İsmail Dümbüllü Ödülü’nü kazandı. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin bu ödülü, şimdiye kadar Münir Özkul, Suna Pekuysal, Gazanfer Özcan, Savaş Dinçel gibi isimlere verilmişti. Oysa Fırat Tanış çok gençti. Törende, “Bu kadar değerli bir ödülü bana vermek istediğinize emin misiniz?” diye sordu. “Yanlışlık olmasın? Siz kendinize geldiğinizde ben buradan çoktan tüymüş olacağım!” Ödül, torpil söylentisi olmasın diye Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden mezun kimseye verilmediğinden, bu okuldan mezun olmadığına çok sevindiğini söylüyor.

ALTIN PORTAKAL BELEDİYECİLİK AKTİVİTESİ GİBİ

Ödüllü oyuncu olmak tabii onore ediyor, sevindiriyor. Ama dünya değişmiyor. Parasızsanız yine parasız olmaya devam ediyorsunuz. Daha iyi bir oyuncu da olmuyorsunuz. Ertesi gün telefonlarım deli gibi çalmadı, yurtdışında olsaydı belki bu olabilirdi. Türkiye’de bazı şeylerin yanlış yorumlandığını da düşünüyorum. Mesela Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türkiye’nin Oscar’ı diye lanse ediliyor. Eğer öyleyse, orijinalinde sonuç ne oluyorsa burada da öyle olmalı. Belediyecilik aktivitesi olarak devam ediyormuş gibi görünüyor bana.


FİLM VE DİZİ KARİYERİ
Fırat Tanış, Kin ve Gül, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, Yolda / Rüzgar Geri Getirirse, Tramvay, Zeynep’in Sekiz Günü ve Beyaz Melek gibi pek çok filmde, Menekşe ile Halil, Ihlamurlar Altında, Yeditepe İstanbul gibi televizyon dizilerinde rol aldı.

HANGİ ÖDÜLLERİ ALDI
· 2009 İsmail Dümbüllü Ödülü · Dilber’in Sekiz Günü’yle 2008 Ankara Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu 3. İpekyolu Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu · 2003 Sır Çocukları İstanbul Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu, İskenderiye Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu · 2002 Sır Çocukları Antalya Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu, Ankara Film Festivali Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu, Siyad Umut Veren Genç Oyuncu ÖdülüFırat Tanış

ÖDÜL ALDIĞIMI GAZETEDEN ÖĞRENDİM
Dilber’in Sekiz Günü filminde önemli bir sorun yaşadım. Bursa İpekyolu Film Festivali ve Ankara Film Festivali’nde filmin yarıştığını bildiğim halde hiçbirine davet edilmedim. Bu, organizasyonun suçu değil. Organizasyon sanatçının gelmesi için yapımcıya haber verir. Ama ben hiç çağrılmadım. Ankara’dan ödül aldığımı gazetelerden öğrendim. Yönetmen Cemal Şan’ın bir röportajında öfkelendiğini ve bu nedenle beni çağırmadığını okudum. Sebebi ne olursa olsun bu bir hak ihlalidir. Bir ödülü alma ya da reddetme hakkı o ödülün muhatabına aittir. Cemal Şan, benim yüzümden sponsor kaybettiğini söylüyor. Hayatımda ilk defa bir oyuncu yüzünden sponsor kaybedildiğini duyuyorum. Bir diğer sitemim de üyesi olduğum Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği’ne (ÇASOD). Bana sahip çıkmadılar.

Yönetmen Cemal Şan
BİZE BÜYÜK MADDİ ZARAR VERDİ

Fırat Tanış iyi bir oyuncudur. Dilber’in Sekiz Günü filmindeki rolünü başarıyla tamamladı. Çekimler bitince ben ekipten bir gün önce İstanbul’a döndüm. Arkamdan olaylar çıkmış. Kendini kaybedip filme maddi destek veren kişilere, set ekibine saygısızca davranmış. Çok yetenekli bir oyuncu ama keşke bunlar olmasaydı. Benden özür dileseydi affedebilirdim ama artık iş iyice çığrından çıktı. Kendisinin “küçük pürüzler” diye anlattığı şeyler, bize büyük maddi zarara yol açtı. Hâlâ ödenmesi gereken 200 bin liradan fazla borç var. Çıkan olaylardan sonra filmin sponsorları desteklerini kesti. Bu borçlar yüzünden Gece Sesleri dizisine başladım. Onu ödül törenlerine çağırmamakla doğru mu yapıyoruz bilmiyorum ama çok öfkeliyiz. Böyle kötü, ucuz bir sorun için cevap vermek zorunda kalmak da beni çok utandırıyor. Ama bunu yapmak zorundayız.

(Deniz İnceoğlu - Hürriyet Cumartesi - 18.04.2009)