23 Şubat 2010 Salı

Don Kişot'un hayal dünyasına girin

Geçen hafta Kadıköy Süreyya Operası'nda Don Kişot'un hayal dünyasındaydım. Nasıl mı? Muhteşem bir bale galasıyla. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin (İDOB) başarılı dansçılarının sahnelediği eser Don Kişot, Miguel de Cervantes’in aynı ismi taşıyan romanından Ludwig Minkus’un bestesiyle bale sahnesine taşınıyor. İlke Kodal ve Arkın Zirek'in başrolleri paylaştığı galada karşılaştığım muhteşemlik eminim sizi de etkileyecek.
Hikayeyi herkes biliyor, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Adı üstünde Don Kişot bu!
Sürekli şövalye serüvenleri okumaktan aklı karışmış yaşlı, aristokrat ve aklına koyduğunu yapan bir kahraman. Ve karışmış aklının ona gösterdiği pek çok hayal... İDOB'un başkoreografı Mehmet Balkan'ın yönetiminde sahnelenen Don Kişot balesinde de aynı kahraman, aynı hikaye, aynı hayaller var...
Süreyya Operası'nın kıpkırmızı perdesi açıldığında muhteşem bir çizimle karşılaştık. Ana perdenin arkasından çıkan Don Kişot, Sanço Panza ve meşhur yeldeğirmeninin olduğu bu çizimi dekoratör Tayfun Çebi tasarlamış. Onu izlerken bize Minkus'un besteleri eşlik ediyor.
Birkaç dakika sonra da heyecanla beklediğimiz cesur yürekli kahraman Don Kişot çıkveriyor. Kendini nasıl şövalye ilan ettiğini izledikten sonra uşağı Sanço'yla yaşadığı maceralar başlıyor. Bu maceranın kahramanları tabii ki Don Kişot'un aşık olduğu Dulcinea (Deniz Zirek), güzeller güzeli Kitri (İlke Kodal) ve yakışıklı genç Basil'di (Arkın Zirek).

HAREKETLİ SAHNE ŞART
Dediğim gibi macerayı anlatmaya gerek yok. Zaten hepimiz biliyoruz. Burada öncelikle dekoru, ardından başarılı koreografiyi ve tabii ki dansçıları anlatmak şart.
Tayfun Çebi'nin hazırladığı dekor için bir bale dekoru demek hafif kalır. Adeta opera izliyormuş gibi hissediyor insan. Özellikle balerin İlke Kodal'ın sahneyle ilgili şu şekilde yakındığını duyunca; "Keşke sahne daha büyük olsaydı. Çünkü istediğimiz kadar yayılamadık. Ama mecburduk. Çünkü klasik baleyi bıraktığınızda, o da sizi bırakıyor" dekoratörün o görkemli dekoru ne tür zorluklarla yarattığını hayal edebiliyorsunuz. Gözler bir de dekor değişen bölümlerde ister istemez AKM'nin hareketli ve hacimli sahnesini arıyor tabii...
Avrupa’nın en iyi 10 koreografı listesine üç kez giren Mehmet Balkan, Don Kişot'taki farklılığını da göstermiş. Pek çok koreografide arka planda, bir figüran gibi kalan Don Kişot, onun sayesinde daha ön planda kalıyor. Ve bakın Mehmet Balkan, Don Kişot'un İstanbul'da başına gelenleri nasıl anlatıyor: "Bir uyuz beygir, sersem bir at uşağı ve şizofreni maskesi ardına gizlenmiş ihtiyar bir beyefendi. Sahnede matador pelerinleri, tütüler ve pointlerle yeniden hayat buluyor. Nureyev, Baryshnikov gibi önemli koreografların Don Kişotlar'ında dans ettiğim dönemde hep, bu ihtiyar şövalyeye haksızlık edildiğini düşünürdüm. Bugüne kadar onlarca koreografa yan karakter olmuş La Manchalı yiğite başrol vermekteki amacım, ona itibarını iade etmekti."

DON KİŞOT'TA ÜÇÜNCÜ KEZ BAŞROLDE PARTNERLER
Arkın Zirek ve İlke Kodal. İkisi de İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin en önemli dansçılarından. Sahneye çıktıkları her an izleyiciyi büyülemeyi başarıyorlar. Don Kişot'ta Kitri ve Basil'i canlandıran ikili hem hareketli, hem de romantik düetleriyle izleyicinin, elleri kızarıncaya kadar alkışlamasını sağladılar. Çoğu kişi kendini tutamayıp dans bitmeden bile alkışladı. Aslında canlandırdıkları her karakteri çok iyi sahneliyorlar ama Don Kişot'un yeri onlar için çok ayrı. Aynı dönemde okudukları konservatuvarın bitirmesinde Don Kişot2un bir bölümünde birlikte dans ettiler. Ardından 2001 yılında Don Kişot'un reprodüksiyonu sahnelendiğinde bu kez sahnede yine aynı karakterler için biraraya geldiler. Dokuz yıl sonra aynı eser için yeniden biraraya gelmelerini bakın nasıl anlatıyorlar...
Arkın Zirek
HALKI TEMSİL EDİYORUM
Her balet, kariyerinde bir kez de olsa Don Kişot'taki Basil olmak ister. Çünkü Don Kişot balesi, Kuğu Gölü ve Uyuyan Güzel furyasından sonra klasik bale repartuvarının mihenk taşlarından sayılıyor. Balede herkesin fiziğine ya da karakterine göre prens, halk çocuğu ya da fakir köle gibi karakter yakıştırmaları yapılır. Ben halkı temsil eden taraftanım. Seyirciyle iletişim kurmayı daha çok seviyorum. Asil kan taşıyan, prens gibi bir rolü üstlenmektense halktan biri olarak dans etmeyi tercih ederim. Çünkü temsilde seyirciyi sahneye almayı seviyorum. 2001'de Basil olarak dans ettiğimde üzerimde tatlı bir sersemlik vardı. Çok genç, bitirim ve ateş doluydum. Şimdi hayatın çemberinden geçmiş, her şeyden haberdar bir şekilde ama yine aynı heyecan, ateşle doluyum. Sadece daha oturmuş bir karakter çıkıyor ortaya. Bir de eskiden kendimi daha fazla öne çıkarırdım. Artık sadece Basil'im.

İlke Kodal
"BİZ OLDUK" DEMİYORUZ
Konservatuvardayken dans etmek istediğim öncelikli eserlerden biriydi. Her şeyi barındıran bir hikayesi var. 2001'de yine Arkın Zirek'le dans ederken çok genç ve tecrübesizdim. Yeniden beraber dans edeceğimizi öğrenince çok sevindik. Çok uzun zamandır beraber dans etmiş olmanın verdiği güven, iyi bir enerji veriyor. GÖzümüzün ucuyla birbirimize baktığımızda ne yapacağımızı anlayabilen dansçılar olduk. Son gösterilerde bunun keyfini daha çok çıkartıyoruz. Bir bütün olduk artık. Bu bütünlük sadece sahnede değil, sosyal hayatımızda da görüşüp birbirimizi yakından tanımamıza da dayanıyor. Ama bu tanışıklığa bilinçli yaklaşıyor ve her şeye yeniden başlıyormuş gibi davranıyoruz. Hiçbir zaman "Biz olduk" demiyoruz.

-----**-----
Müzik düzenlemesi Andrea Barlog Dekor Tayfun Çebi Kostüm Serdar Başbuğ Don Quixote Cenk Karayel/Serkan Çelik/Benan Göktan Dulcinea Deniz Zirek/Ebru Mıhçıoğlu Kitri İlke Kodal/Tülay Yalçınkaya/Deniz Zirek/Zuhal Balkan Basil Arkın Zirek/Selim Borak/Berk Sarıbay/Erhan Güzel/Melih Mertel Espada Onur Tunay/Mehmet Nuri Arkan.
**Eseri 24-27 Şubat ve 2-6-10-13-16 Mart'ta Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi’nde izleyebilirsiniz. Tel: 0216 356 15 31.


(Deniz İNCEOĞLU - Hürriyet Keyif - 21.02.2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder