
Mustafa Özer'in foto muhabiri olup da ülkemizi çektiği fotoğraflarla yabancı basında temsil etmesinin ve FKM'de böyle güzel bir sergi açmasının arkasında enteresan olduğu kadar, zorlu bir yol var.
Özer 11 yaşındayken, doğduğu Çorlu'da kardeşiyle bisikletle gezerken çok yakınlarında bir trafik kazası olur. İki kardeş hemen yardıma koşarlar. Yaralanan turist çifte yardım ederler. Onları daha sonra temiz çamaşır götürmek için hastanede ziyaret ederler. Bu durum karşısında teşekkür etmek isteyen çift, Mustafa Özer'e tatil fotoğraflarını çekmek için taşıdıkları Nikon marka fotoğraf makinesini hediye eder. Ve Özer'in fotoğraf macerası böylece başlamış olur.
FOTOĞRAF ÇEKEN GAZETECİ OLACAĞIM
Fotoğraf makinesiyle ilk defa bu kadar yakın olan Özer, makinenin içinde film olmasa da sürekli kurcalayıp, nasıl kullanıldığını anlamaya çalıştı. Kimi zaman okulun yakınındaki fotoğraf

OFISBOY OLARAK BAŞLADI
FOTO MUHABİRİ OLDU
Ortaokulda haşarı, derslerin pek de ilgisini çekmediği bir öğrenci olur. Çünkü o fotoğraf çekmek istemektedir ve uygulanan eğitim hiç buna göre değildir. Bu haliyle sınıfta kalınca okuldan atılır. Henüz 14 yaşında olmasına rağmen Çorlu'dan İstanbul'a akrabalarımın yanına gidiyorum diyerek çıkar. Hedefi, gazete binalarını bulup çalışmaya başlamaktır.
Para kazanabilmek için önceleri Sütlüce'deki mezbaada çalışır. Fotoğraf makinesini Çorlu'dayken kaybettiğinden gazetelere gitmeden önce bir makine almayı planlar. Ama bir gün Karaköy'de gezerken Sabah Gazetesi'ne ofisboy arandığını görür: "Aslında ofisboy kelimesinin anlamını bile bilmiyordum. Ama önemli olan o binaya girebilmekti. Bunun için soluğu önce Mecidiyeköy'deki binada aldım. Oradan İkitelli'deki yeni binaya gitmemi söylediler. Ama burada da Eyüpsultan'da oturduğumu söyleyince yine öteki binaya geri gönderdiler. Hemen kampanya servisinde işe

Fotoğraf makinesini almak için gittiğinde kampanyanın bittiğini görür. Adama yalvarınca kefil göstererek makineyi taksitle satınalır ve 12 Temmuz 1989'da polisiye haberler yaparak göreve başlar. İşi öğrenecek yeri olmadığından daha önce çıkmış haberler üzerine değişiklikler yaparak yazısını geliştirir. 93'ten sonra A Takımı'nda Savaş Ay'la, Aktüel Dergisi'nde Kadir Çıtak'la çalışır. Bundan sonra da hep yabancı basınla çalışmaya başlar ve asıl hedefi olan foto muhabiri olur.
Özer, hala sıcak haber fotoğrafları çekiyor, yerinde hiç durmuyor ve Türkiye'nin her yerini haber amaçlı geziyor.
YAĞLI GÜREŞ BÜYÜK ŞEHİRLERE TAŞINMALI
Sosyolojik konularla ilgilenmeyi seviyorum. Yağlı güreş gibi 5 projem daha olacak.
2003 yılında ilk kez iş için gitmiştim yağlı güreşi

Yağlı Güreş, inanılmaz bir güç gösterisi. Sporcular yağdan tutunamıyor ve sürekli birbirlerini yakalamaya çalışıyorlar. Ancak geçen yıl kurayla birinciyi belirleme sistemine geçildiğinden biraz sıkıntılı görünüyor. Müsabakalar kıran kırana geçmiyor. Güreşçi yenileceğini anlayınca karşı tarafı zaman dolana kadar oyalamaya başlıyor. Sonunda da kurayla birinci seçiliyor. Bence bu kötü bir kural. Bir de 648 yıllık bir geleneğe çok daha fazla sahip çıkılmalı. Çünkü güreşler kırsal alanda en fazla bir hafta yapılıp unutuluyor. Ama büyük şehirlere, stadlara taşınsa çok daha farklı bir hal alabilir.
**Agence France Press foto muhabiri Mustafa Özer'in "Yağlı Güreş, 648 Yıllık Gelenek" sergisi 29 Ağustos'a kadar Fransız Kültür Merkezi'nde görülebilir. Tel: 0212 393 81 11
(Deniz İnceoğlu - Hürriyet Keyif - 5.Temmuz.2009)